31 Ocak 2012 Salı

DİSNEYLAND PARİS


    Yazılışı hernekadar disneyland olsada ben her söyleşimde Disneylaaaaaaaannnnddd olarak dile getiririm.Parkın adını duyduğumda bile korku,heyecan,sevinç kaplar heryanımı.Avazınız çıktığı kadar bağrabilir,çığlıklar atabilir,korkudan tir tir titresenizde yine aynı trene , binebilirsiniz bu parkta.Adrenalinizin yükselmesinden keyif alıyorsanız bol bol stres atabilirsiniz..Umarım 2016 da Türkiye ye açılacak olan Tema Park ta bukadar güzel olur.



    Dünyanın heryanından çok ilgi gören Disneylanda gitmek istiyorsanız kış ayını öneririm.Hatta kar yağarsa dahada güzel olurJYazın çok kalabalık olduğunu duyduğumuz için bu fikir bize güzel gelmiş olmalıki kışın kar yağarken gittik.Her aktiviteden rahatlıkla yararlandık. Parisin içinde kalıyorsanız özellikle sabah erken saate tren biletinizi alın.  Disneyland'a gitmek için RER hatlarından kırmızı olan A ya binip Marne la Vallee - Parc Disneyland yönüne binerek son durakta iniyorsunuz. 35-40 dakika içinde parka varıyorsunuz.Biletleri isterseniz girişten ,isterseniz Paris içinde Disneyland bileti satan yerlerden alabiliyorsunuz.Birkaç parktan oluşan Disneyland biletleri için ayrı fiyatlamalar vardır.Ama tavsiyem Walt Disney Studios, Frontierland, Adventurland, Discoveryland kapsayan bilet almanız.

    Gelelim aktivitelere ....Adventurland ,Karayip Korsanlarının,Indiana Jones un olduğu bölümdür.Krayip korsanlarını konu alan kalenin içine girip karanlık bir yoldan geçtikten  sonra  kayıklara binecek ve Karayip Korsanlarını göreceksiniz. Şelalerden ıslanarak geçeceksiniz.  Daha sonra etrafı gezmek için gemiye binebilirsiniz.



  İlk önerim parkın ünlü roler-costerlarından fastpass almanız.Fastpass uygulaması, kuyruğa girmeden size kaçta sıra geleceğini belirtir.Biletin üzerinde belirtilen zamanda hemen gelip binebilirsiniz.Ayrıca belirteyim bilet alıp Disneylanda girdikten sonra içerdeki herşey ücretsizdir.Herşeyden yaralanmak için bu nedenle kuyruklar fazla olabilir.Parkın ünlü roller coasteri İndiana Jones ve Discoverylandda bulunan Space Mountain'dan öncelikle fastpass almalısınız.Bence Space Mountain daha güzel.Uzay yolculuğuna çıkıyorsunuz adeta.

SPACE MOUNTAIN


INDIANA JONES




  Şimdi şiddetle tavsiye edilmeyen bir aktiviteden bahsedeyim,tekrardan söyleyeyim tavsiye edilmezJ Twilight Zone Tower Of Terror asansörü. Hollywood Tower Otel ‘e giriyorsunuz Sizi asansör görevlisi karşılıyor ve asansörde oturmanız gereken yeri gösteriyor.Son kata çıkmaya başlıyorsunuz.Ara katlarda size bir tarafta  hikaye anlatırken bir tarafta  insanlar ve hayaletler görünüyor.      Son katta kapı açılıp manzara gösterildikten sonra asansör düşüyor..Tabi bu arada bende kalpten gidiyordumJAdrenaliniz son sevyesine gelecek garanti....

Twilight Zone Tower Of Terror



  Bukadar heycandan sonra daha sakin birşeye binelim dedik .İlk başta balık (kayıp balık nemo)resimlerini gördüğünüz, akvaryumun içinde gezinip balıkları tanıyacakmışınız tarzı water adlı roler coaster sakin bir şekilde ilerliyor diye binip başladık  akvaryumu izlemeye .Ancak karanlığa girdiği gibi delice dönen costere dönüşünce  geç olsada yanıldığımızı anladık.Neyseki kusmadan bunuda atlattık:)

    Tavsiyelerim bunlar.Tabi daha birçok roler coaster ve eğlenceli şeyler deneyebilirsiniz, hoşunuza gidecektir.

  En çok merak ettiğim Walt Disney Studios.idi ve muhteşemdi.Trene binip filmlerin stüdyolarını,aniden yanmaya başlyan dağları,sel sularının üstünüze doğru gelmesini ve bu arada filmin nasıl çekildiğinide izleyip yarım saatlik yolculuk yapabilirsiniz.





   Bukadar eğlenceden sonra otelinize gitmek için trene binerseniz ,yolculuk boyunca aniden hızlanıp uçacak sonra ani durup fırlayacakmış gibi hissedebilirsiniz benden söylemesi.


     İyi eğlenceler......

17 Ocak 2012 Salı

PARİS


  Aşk ve romantizmin simgesi neresidir diye sorsalar İlk olarak Paris gelir aklıma.Sokaklarda coşkulu  müzikler,kalabalık görkemli kafeler,hertaraf rengarenk ,canlı mı canlı biryer . Kış ayında gitmemize rağmen(hava sıfırın altında iken) neredeyse her saniyemiz sokaklarda geçmişti.


                                                              LOUVRE MÜZESİ

 Otelimiz ünlü Louvre müzesine yakındı.Sabah ilk işimiz Louvre müzesine girmek oldu.Burası dünyanın en büyük müzelerindendir.Önündeki cam piramitler de müzeye  görkemli bir hava katıyor.Şifresi halen çözülemeyen Leonar Da Vinci nin eseri  olan Mona Lisa nın gerçeğini ve daha bir çok eser görebilirsiniz.
Pazartesi Çarşamba 09:00-21:45 ,
Perşembe Pazar 09:00-18:00,
Salı kapalı ve her ayın ilk Pazar günü ücretsizdir.
Müzede 250.000 e yakın sanat eseri vardır.Eğer meraklıysanız gezmek bir gününüzü alabilir.


LOUVRE MÜZESİ

                                                                 Champ-Elyees(Şanzelize)

 Avrupanın en ünlü moda arterlerinden biri ,Paris in enlü caddesi Şanzelize .Yaklaşık 2 km.uzunluğundadır.Concorde meydanındaki dikilitaştan başlar Arc Triomphe ne kadar uzanır.Cadde oldukçe geniştir.En ünlü markalar,restorantlar,pastaneler ve meşhur LIDO Şov un yapıldığı gece klüpleri ile doludur.Sağlı sollu standlar halinde birçok ilginizi çekecek eşya ,yiyecek satanlar vardır.Bu caddeye gitmişken şampanya yanında La Duree den aldığınız makaronları yemeden dönmemenizi tavsiye ederim.

                                                        Arc de Trimomphe (Zafer Takı)

Champ-Elyees in üst çıkışında yer alan Fransızların ulusal sembolüdür




  Concorde Meydanına doğru yürürken karşınıza dönme dolap çıkacaktır.Kesinlikle binmelisiniz, Eyfel kadar yuksek olmasa da yukaridan hemen hemen tüm güzellikleri görmüş olacaksınız.3 tur dönerek ÜÇgen piramit, Seine Nehri, Notre-Dome gibi gördüğünüz manzaraları fotoğraflayabileceksiniz.




                                                                  Eyfel Kulesi

  Şehrin simgesi,yapıldığı dönemde dünyanın en uzun binası Eiffel kulesi.Mümkünse böyle yapıları hem gündüz hem gece görün.Gündüz ayrı bir havası varken gece ışıklandırmaları ile çok daha farklı olduğunu hissedeceksiniz.En iyi manzarayı kulenin ikinci platformundan izleyebilirsiniz.Özellikle güneş batmadan önceki halini görmelisiniz.Resim çekmek için Hemen yanında bulunan parktan mümkün olduğunca uzağına gidebilirsiniz.Belli yerler çok kalabalık olacaktır.Ancak daha uzağa gitmeniz hem kalablığı aşmanıza yardımcı olacak hemde daha değişik açılardan(özellikle gece)muhteşem resimler yakalayabilirsiniz.Güvenlik için parkta askerler sürekli dolaşmaktadır.



                                                                Notre Dame Katedrali

    Notre Dame in kamburu deyince ilk akla gelen katedral.170 yıllık mazisi bulunan bu mimari gerçektende en güzel kilisiler içindedir.Turisteler açısından çok popüler bir yer olması dışında halen Roma Katolik katedrali olarak kullanılır.En önemli kısımı batı cephesidir.1631 de yapılan ünlü çan Emmanuel i barındırır.


Notre Dame

                                                                      SACRE COEURE

    Diğer adı Kutsal Kalp Klisesi.Fransanın önemli yapıtlarından biri çünkü dünyanın en ağır çanlarından birini taşımaktadır.Adının konmasına neden olan da , alt kattaki mezar odalarında kiliseyi yaptıran  Legentil'in kalbinin saklanmasıdır.
   Sacra Coeure  Montmartre Tepesi’nin (Ressamlar Tepesi) en üst noktasında bulunuyor. Parisin tüm manzarasını görmek,şehri izlemek için bu tepe muhteşem bir yerdir.Kiliseye gitmek isteyenler metro ile “Anvers” durağı ile Montmartre bölgesine ulaşabilir oradan da Montmarte Finiküleri ile ya da Montmartre Gezi Treni ile ulaşabilirsiniz.



                                                        VERSAİLLES SARAYI
 
    Birazdan söyleyeceğim sözü bilmeyen yoktur.''Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.''Bu ünlü sözün sahibi Marie Antoinette,söylediği yer ise Versailles Sarayıdır.Avrupanın en büyük 20.000 kapasitelik sarayıdır.Eğer giriş ücretlerine zam gelmediyse 8 €.Pazartesi gideyim demeyin kapalıdır.


Saray Bahçesi
VERSAİLLES SARAYI

                                                                   ULAŞIM:

Metro ağı çok gelişmiştir.Heryere kolaylıkla gidebilirsiniz.
Charles de Gaulle ve Rossy havaalanlarından RER in B hattını kullanarak 35 dak.merkeze gidebilirsiniz.Orly havaalanından ise yine RER in B hattını kullanarak 45 dak.merkeze ulaşırsınız.

15 Ocak 2012 Pazar

PRAG (PRAHA)

     Prag....Çekçe adı ''Praha.''Adeta büyülü ,buram buram tarih ve sanat kokan bu şehirde unutulmaz bir tatil geçirmek için her türlü imkan vardır.2.dünya savaşında direnmeden teslim olan tek şehir olması nedeniyle mimarisi hiçbir yıkıma uğramadan günümüze kadar gelmiştir.Bunedenle Prag, geniş bir kitle tarafından dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak gösterilir. ''100 kuleli Şehir'', "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" gibi isimlerle de anılır.
    İlk gün ya uçaktan indiğiniz gibi havaalanında turist information dan ya da otelinizden harita temin edin.Şehir fazla büyük olmadığı için genelde heryer merkezelere yakın sayılır.Biz herzaman için yürümeyi seçmişizdir.Şehirde her adımda bir durup yapıları inceleyecek ve fotoğraflıyacaksınız.Yürüyerek gezebileceğiniz en rahat yer.Bununla beraber metro ve tramvay hatlarını kullanarak heryere erişebilirsiniz.Oldukça da ucuz.Biletler yaklaşık 80 kuruş.
      Pass card alabilirsiniz.Birincisi Prague Card.Ulusal müze,kale gibi birçok yeri dörtgün boyunca  ücretsiz gezebilir, havaalanından aktarma yapabilirsiniz.Ancak şehiriçi ulaşımı kapsamaz.İkincisi Prague Pass.Şehir içi ulaşım için üç gün boyunca kullanabilir müzelere giriş yapabilirsizniz.


       Bizim kaldığımız otel 'Vaclav (Wenceslas Meydanı) Meydanı'nda ulusal müzenin solundaydı.Arka tarafında bahçesi mevcut olup,hava güzelse kahvaltı yapabildiğiniz,yemek yiyerek içkilerinizi yudumlayabildiğiniz bir yer.Kısacası yeri de itibariyle biz çok memnun kaldık.Aslında böyle gezilerde otel çok önemli değil benim için.Kaldığım yer merkeze yakın olsun , tuvalet ve duşu içinde olan bir oda olsun  yeterli.Çünkü sabah çıkıp, gece gelebiliyorsunuz otele.
 
   
Hotel Musketyr

   

    Gezimize otelede yakın olması nedeniyel Vaclav(Wenceslas Meydanı)  meydanıyla başladık.Meydan oldukça hareketli,otellerin,restoranların,kulüplerin,mağzaların bulunduğu yer.Prag'ın Ulusal Müzesi de bu meydandadır.Bu müzenin önünde meydana bakan Aziz Vaclav ın atlı hekelinin ayrı bir görkemi vardır.
                                                                                                                                                                                         Klüplerin ve casinoların yoğun olduğu bu meydan üzerinde birçok zenci ve ilginç limuzinler görürsünüz.Zenciler size  yönelerek akşam mekanlara gelmeniz için ikna etmeye çalışırlar.

                                                      Wenceslas Meydanı
Josef Myslbek in eseri olup  adını çek milliyetçiliğinin simgesi haline gelen Bohemya Kralı Wenceslas‘tan almış.1918 de Çekoslavakya' nın ilanı, 1968 de Sovyet tanklarının gelişi,1989 da kadife devrimi gibi birçok önemli olaya ev sahipliği yapmıştır.





    Dünya tarihi ve Çek tarihinin detaylı bir şekilde sergilendiği Ulusal Müze mutlaka görülmeli bence .Eğer şanslıysanız Çeklerin  bayramına denk gelir ve müzede değişik konserler,dans gösterileri izleyebilirsiniz.Kışın 09:00-17:00 arası yazın:10:00 ila 17:00 arası açıktır.Neo-rönesans tarzında inşa edilen müzede Bohemya,Moravya ve Siesya bölgelerinden eserler vardır.7 salonuda zoolojiye ayrılmıştır.



 
 
    Yolumuza eski şehir(stare mesto) tarafından devam ediyoruz.Prag’ın en ünlü Eski şehir meydanında sekiz kule tarafından çevrilmiş ,tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı Jan Huss’ın heykeli vardır.Trafiğe kapalı caddede sadece bikaç fayton vardır.Masaları sokaklarda olan cafeler,restorantlar kalabalık turistlerle doludur. ilk girişte astronomik saat göreceksiniz.Saatin mimari Jan Huss işi bitince kral tarafından kör edilmiş.Huss bunun üzerine saatin üzerinden atlayarak intihar etmiş.Daha sonra onarılan saat üzerinde 12 Havari Heykeli vardır.Zamanı hem bohemya usulü hemde günümüz rakamlarıyla gösterir.O dönem Prag halkının büyük korkuları olan Türk istilası(elinde sazla sefahat ve zevki temsil eden heykel),ölüm,açgözlülük,kibir dört heykelle temsil edilmiş.En büyük özelliği zamanın dışında ,burçları ve günleride göstermesi.

ASTRONOMİK SAAT
Eski şehir meydanı ve Tyn Kilisesi
                                                                    
                                                                  

           Bir diğer görülmesi gereken Yahudi mahallesi.Dünyanın en eski yahudi mezarlığı  müze haline getirilmiş.20.000 yahudi burda gömülmüş.İçeri ziyaret etmek isteyen erkeklerden başlarının örtülmesi isteniyor.Bunun için herhangibir şapka kullanabilirsiniz.Kapıdada kağıttan şapkalar satılmakta.


     Şehirlerde en çok sevdiğim yerler köprülerdir. Geçerken durup şöyle bir baktığınızda, altından deli gibi coşan suyun hareketliliğine,canlılığına kapılır yüreğiniz. İki yanınızda da ayrı kalmış kara parçalarını tutup kollarınızla birleştirirsiniz adeta.Hiçbir yönü seçmenize gerek kalmaz ,çok nettir köprünün üstünden dünya.Prag’taki Charles Bridge(Karel köprüsü) de aynı duyguları uyandırdı bende.Karel köprüsü ‘görülmezse olmaz’larındandır Prag’ın.Vltava nehri üstünde Eski şehirle Küçük mahalleyi birbirine bağlar.Üzerinde bulunan  33 adet heykel ile ihtişamlı bir görüntüye sahiptir.Bu heykellerin orjinalleri başta bahsettiğim ulusal müzede El Yazmaları Galerisi bölümünde yer almaktadır.Köprünün üzeri sokak sanatçıları,ressamlar satıcılarla doludur.Sokak sanatçısı ile tabir ettiğim şarkıcılar gerçek birer sanatçıdır.Müziklerini dinledikçe yanlarından ayrılamıyacaksınız.İlk girişte konser veren bir grup,biraz ilersinde kör bir kadının sesi,daha ilerde kuklalarla gitar çalan gencin söylediği melodiler halen kulaklarımda….Bu köprü de romantizmi yaşar,sanatla coşarsınız.Gece ayrı renk katar insana ,gündüz ayrı….


                                                                  
 Nehrin karşı tarafında genellikle turların başlangıcı olan Prag Kalesi ve Avrupa nın en görkemli katedrali Aziz Vitus bulunmaktadır.Kale deyince hemen aklınıza  surları getirmeyin,yanılırsınız.Değişik binalardan oluşan bir yapı burası.Gitmeden önce kale hakkında çok bilgi edinememiştik.Derken Türk rehberin turdakilere, kalenin tarihini anlattığını duydum ve eşim Kerem’e ‘’Çaktırmadan gelde bizde arada kaynayalım demiştim’’sessiz bir şekilde.Yada ben sessiz olduğumu zannediyordum ki arkamdan bir gülme sesi duyuldu.’’Buyrun gelin,dinleyin’’dedi saçlarını toplamış bir çocuk .Tabi biz de hepbirlikte gülme krizine girdik ama kalenin tarihinide öğrenmiş olduk. Prag kentinin tarihi 9.y.y. daPrens Borijov'un kurduğu bu kale ile başlıyormuş. Kale, Prag'ın meşhur Vltava nehrine yüksekten bakıyor.

          

 Yolmuza devam ettiğimizde kendinizi peri köyünde bulabilirsiniz.Dar bir sokakta eskiden ev olan minyatür binalar çıkıyor karşımıza.Kendinizi ‘Güliver devler ülkesinde’ki gibi hissetmeniz gayet normal olacak.Buraya ‘’Altın Yol ‘’deniyor.Şirin görünümü olan bu mahalleye girmek ücretli.Burda çeşitli hediyelik eşyalar,aksesuarlar bulabilirsiniz.Saat:18:00 den sonra giriş ücretsiz.Ancak dükkanlar kapanıyor.


 
ALTIN YOL
 

   Çok sevebileceğiniz ,hayalinizdeki çiçek bahçelerinin ,yeşilliklerin,huzurun,insanı dinlendiren manzarının bulunduğu yerlerden biri  Petrin bahçeleri.Petrine çıkmak için ister feniküler kullanabilir,isterseniz güzel bir parktan yürüyerek çıkabilirsiniz.(Parka girmeden önce yer alan kafelerde espresso seviyorsanız içmenizi tavsiye ederim.)Burda ata binebilir,çiçeklerle dolu parklarda oturabilir,çimlerin üzerinde uyuyabilirsiniz bile.Bir okadar sakin ve sessiz.Ancak bu söylediklerimi Eyfel kulesinin küçüğü de denilen Petrin kulesine çıktıktan sonra yapmanızı tavsiye ederim.299 merdiven çıkarak tepeye ulaşıyorsunuz.Muhteşem bir manzara ile karşıltığınızda ‘yorulduğuma değdi’ diyeceksiniz.Prag kenti tümüyle ayaklarınızın altında.Etrafta eğlenmek için komik aynaların ve labirent yolların olduğu yerleri tercih edebilirsiniz.
PETRİN KULESİ



 


    Yollarda yürüken birden karşımıza  Çekler’in Fred ve Ginger dediği ‘Dans eden bina’ çıkıyor.
GİNGER

 

 Son olarakta nehir gezisine çıkıyoruz.Rehber eşliğinde Prag ın tarihini dinleyerek,Vltava nehrini geziyoruz.Bu arada rehber Pragta su içmeyin bira için diye tembih ediyor.Evet yanlış okumadınız.Çünkü ülkenin en ucuz içeceği bira ve şarap.Su pahalı olduğundan özenle saklamanızı öneririmJ
    Nehir kıyısında ‘Lavka’ denilen yerde yemek yiyebilir ve birşeyler içebilirsiniz.Manzarasıda bir okadar güzel olan mekanda garsonlar sizi sıkmıyor.Rahatça oturup istediğiniz zaman sipariş verebiliyorsunuz.Hemen yanında da ünlü kulüpleri bulunuyor.Ancak buraya girmek için bir hayli sıra beklemeniz gerekecektir.

                                                      Lavka dan manzara
 

     


                                                              Alışveriş

   Pragta eski şehir meydanına yakın Stare Mesto  pazarı kuruluyor.Eve giderken götürebileceğiniz hediyeleri burdaki Pazar ve dükkanlardan alabilirsiniz.Birçok tahta oyuncaklar,seramikler,porselenler göreceksiniz.Ancak ilk gördüğünüz eşyayı hemen alayım demeyin.Aşırı Serbest Pazar sistemi hakim olduğundan yandaki satıcıda aynı şey çok daha ucuz  olabiliyor. Prag diyince akla gelen içki Becherovka. Becherovka da hediyelik içki setlerinin gözdesi. Ayrıca küçük şişelerde de ucuza satılmakta.En ünlü hediyelik eşyalar Bohemya cam ve kristallerdir.

 

 
                                              Bir günde Prag için
    Haritayı elinize aldığınız gibi ilk yapmanız gereken Mustek durağına gitmek.Burdan Eski şehir meydanına yürümek 5 dak.alacaktır.Astronomik saatin yer aldığı meydan turistlerin en uğrak yeridir.Bu meydana yakın Yahudi mahallesinden geçerek en eski yahudi mezarlığını görmüş olursunuz ve Prag kalesine doğru devam edersiniz.Prag kalesinden inerken ‘Altın Yolun’ olduğu yeri tercih edip Fransız Kafka nın yaşadığı evi görebilirsiniz.Son olarakta Charles Bridge köprüsünde gidip yürüyüş yapabilirsiniz.
                                                                                                                               
                                                             Ulaşım
  20 km uzaklıktaki Ruzyne Havaalanından taksiyle gelecekseniz fiyatı önceden konuşun,taksiler pahalı.Kapıya servis yapan servis otobüsleride var.(www.pragueairport-shuttle.com).    Tren  tercih edebileceğiniz ulaşım aracı olabilir.
Metro:3 hattan oluşuyor.Hat A (Yeşil renk)Skalka-Dejvicka istasyonu.Hat B:(Sarı Renk)Cerny-Zlicin istasyonları .Hat C:(Kırmızı renk) Nadrazi Holesovice-Haje İstasyonu.Sabah 5 ile gece 12 arası çalışıyor.
Tramvay:Sabah 4.30 ile 24:00 arası çalışmaktadır.
Metro ve tramvay hatlarını kullanarak heryere erişebilirsiniz.Oldukça da ucuz.Biletler yaklaşık 80 kuruş.
      Pass card alabilirsiniz.Birincisi Prague Card.Ulusal müze,kale gibi birçok yeri dörtgün boyunca  ücretsiz gezebilir, havaalanından aktarma yapabilirsiniz.Ancak şehiriçi ulaşımı kapsamaz.İkincisi Prague Pass.Şehir içi ulaşım için üç gün boyunca kullanabilir müzelere giriş yapabilirsizniz.

                                                                Yeme içme:
   Prag mutfağının yemek kültürü  et  ve şarküteri ürünlerine (özellikle tavşan ve ördek üzerine) dayalıdır.Genelde az pişmiş etler,gulaş,rosto,av etleri, dana biftekler  hemen her restaruantta kolayca bulabilirsiniz.Eğer alıştığınız tatda ısrarcı iseniz şehirde bulunan pizzaria'larda güzel italyan usulü ince hamur pizza ve ev şarabının tadını çıkarabilir,Mc Donald’s,Pizza Hut gibi evrensel lezzetlerden yararlanabilirsiniz. Prag'da iken biraların tadına bakmanızı tavsiye ederim. En ünlü çek biraları, Budvar,Plzeosky Prazdroj,Staropramen.Ayrıca Becherovka adındaki Karlovy Vary kökenli "milli içkileri" tarçın ve karanfil aromalı bir likör. Her yerde kolayca bulabilirsiniz.
Kampa Park:Bir yanda Karel köprüsünün manzarası bir yanda eski fabrikadan bozma olağanüstü dekor.Yemekleri uluslararası zengin mutfaklardan oluşuyor.
Allegro: Vltva nehrine karşı akdeniz ve İtalyan yemekleri sunan mutfağından çok memnun kalacaksınız.                                                                                                                                                                  
Bellevue:Eski şehirde kale manzarası eşliğinde güzel restaurant.
U modre Kachnicky:Çek usulü ev yemeklerini yiyebileceğiniz bir mekan.
Ünlü içkileri:Becherovka,Budvar,Plzeosky,Prazdroj,Staropramen.

                                                                                                         
                                           Bilmeniz gerekenler:

Ulusal müzeye ayın ilk pazartesigünü ücretsiz girebilirsiniz
Pazartesi günü antik yerler,kaleler ziyarete kapalıdır.
Alışveriş  Merkezleri 19:00 a kadar açıktır.Cumartesi dükkanlar genelde 13:00 kadar açıktır.


Küçük Notlar....

 Gideceğiniz yere biletlerinizi ( önceden plan yapabiliyorsanız )2-3 ay önce aldığınızda çok daha ucuza gidebilirsiniz.Bunun için internette  havayollarını araştırırsanız değişik fiyatlar ve kampanyalar çıkacaktır.Eğer zaman sorununuz yoksa ve uçmayı,havaalanlarını,pasaport kontrollerini eziyet olarak görmüyorsanız,aktarmalı uçuşlarda da büyük avantaj sağlarsanız.Aldığınız biletlerin (gidiş-dönüş olarak) ve otel rezervasyonunuzun bir çıktısını yanınıza almayı unutmayın.Her ülkenin farklı uygulamalası olduğu için bu evraklar polis memurunca istenebiliyor.
               
               Otel ayarlamak için( bizim herzaman kullandığımız ve çok memnun kaldığımız ) www.booking.com sitesinden yararlanabilirsiniz. Seçenekleri çok kapsamlı bu sitede istediğiniz tarz otelleri rahatlıkla bulabilirsiniz.Siteye girip nereye gideceğinizi seçtikten sonra size  sol menüde  'semtler'bölümünü çıkaracaktır.En çok otelin bulunduğu semt genelde merkez yada merkeze yakın olduğundan tercih etmenizi öneririm.(Apartlarda dairelerde çok kullanışlı olmaktadır.)
               
            Otelin yerini ve adresini google earth yardımıyla bulabilirsiniz.Okadar gelişmiş ki ,sokak sokak hangi yoldan nasıl gideceğinizi ordaymışsınız gibi görebiliyorsunuz.İsterseniz otelle irtibata geçip transfer ayarlamalarını isteyebilirisiniz.İndiğinizde isimlerinizin  yazılı olduğu kartı tutan bir kişi tarafından karşılanacaksınız.Diğer alternatifi denemek isterseniz hangi trenle nasıl gideceğinizi ayarlayıp,bilgilerin çıktısını yanınıza almanızda fayda olacaktır.
             
           Bavulunuzu hazırlamadan önce mutlaka gideceğiniz yerin hava durumuna bakın.Şemsiye ,yağmurluk vs..gibi eşyalara herzaman ihtiyaç olmuştur.

BARCELONA


   Bu şehir bambaşka şehir.Neden mi? Seneler önce bir şehri tamamen değiştiren,mezun olduğu okulda dahi mi,budala mı tartışmasıyla karşı karşıya kalan ünlü mimar Katalan modernizminin babası Antoni Gaudi’ eseri çünkü.Eserleri hakkında uçuk,fantastik,ilginç,yaratıcılıkta zirveye ulaşmış diyebilirsiniz.. Caddelerde yürüken her an karşınıza çıkan farklı çapta binalar,parklar gözünüze renk getirecek.Barcelona denince akla La Rambla da yaşamın tadını çıkaranlar,Akdeniz cıvıltısı,barlar,tapas,Nou Camp Futbol Stadyumu ve şehrin simgesi Sagrada Familia Katedrali gelir.

     İlk gün havaalanında indiğimiz gibi haritamızı aldık.Otelimiz Barceloneta bölgesindeydi. Trenle yarım saatte otele vadık.Barcelonaya gidecekseniz yaza doğru gidin derim.Geniş plajı,altın sarısı kumları üzerinden deniz keyfini çıkartmak harika oluyor.Kaldığımız otel denize yakın La Rambla caddesine de yürüme mesafesinde olduğundan gündüzleri denize,akşamüstünüde geziye ayırmıştık.Yazın gittiğimiz için hava oldukça sıcaktı. Barcelonanın Gezilecek Yerleri Eski kent (Ciutat Vella), Gotik kent (Barri Gotic) ve Barri de la Ribera olmak üzere üç ana bölüme ayrılır.Eski şehir, bizdeki Taksim Meydanını andıran ünlü La Ramblas caddesinin bulunduğu yerdir.Bu cadde beş farklı Ramblasın birleşmesiyle oluşmuştur.Eskiden  Barcelonanın tek çiçek satan caddesiymiş.Şimdi ise barların,alışveriş merkezlerinin,sokak satıcılarının,kutlamaların yapıldığı en kalabalık ve eğlenceli caddesidir.İlk görmeniz gereken yer diyebilirim. Cadde şov yapan göstericilerle doludur.Önlerindeki kutuya bozukluk atmanız halinde fotoğraf çektirebilirsiniz.Resim sergilerini,değişik yetenekleri birarada sunan caddede bir adamın kola kutularından nasıl şık bir  kül tablası yaptığını öğrenebilirsiniz.La Ramblas ın ortasına doğru ara caddede La Boqueria adlı pazarı yer alır.Envayi çeşit meyveler,meyve suları,sebzeler vardır.Kutularda meyve salataları 1-2 euro.Meyve suları ise 1 eurodur.Görmeden geçmemelisiniz.
 


Pazar Yeri
         Pazar yeri


La Rambla 'nın limana doğru bitiminde, ünlü kaşif Christopher Columbus'un heykeline rastlarsıznız.
Chrisropher Columbus Heykeli





 Eski kraliyet Sarayı ve Katedral in bulunduğu yer Gotik Kenttir.Hemen yanında da Picassoya ev sahipliği yapan 14.yy konakları ile dolu La Ribera bulunmaktadır. Ünlü ressamın 2,500'den fazla eserini bu sehirde özellikle de Museo Picasso'da görmeniz mümkündür.


 Barcelonanın en popüler parklarından biri Parc de la Ciutadelldır.  Her gün saat 08:00 ile 22:30 arası açıktır.Parkta teknelerle gezilebilen büyük göl,palmiyeler,portakal bahçeleri,papağanlar vardır.Eğer yazın giderseniz birçok okul öğrencilerini öğretmenleriyle beraber piknik yaparken görebilirsiniz.Özellikle de Pazar günleri insanlar müzikle uğraşmak,dans etmek ve rahatlamak için buraya gelirler.

 Parc de la Ciutadell

 Parc de la Ciutadell



   Bir diğer görülmeden dönülmemesi gereken popüler park ise Gaudi nin eseri Parc Güell dir.Buraya gidebilmeniz için bayır çıkmanız gerekmektedir.Yada Lesseps istasyonunda inip tabelaları takip edebilir yürüyen merdiven ile parka ulaşabilirsiniz. Oldukça tepede bulunan bu parka ulaştığınızda yorgunluğunuzu manzarası ile kolayca atabileceksiniz.UNESCO nun Dünya Kültürel Mirası içinde yer alan Parc Güell de planlanan 60 evden sadece 2 adeti yapılabilmiş.Bunlardan biri şuan müze olarak kullanılan Gaudi nin evi.Parkın ortasında dünyanın en uzun bankı bulunmaktadır.Yazın çok kalabalık olduğundan fotoğraf çekebilmek için bankta güzel bir yer kapmalısınız.


Parc Güell

Dünyadaki en uzun bank

CASA MİLA

 Bugün 5 ailenin yaşadığı diğer ismi ‘taş ocağı’ olan mimaridir. Havalandırma delikleri ve bacaları oldukça dikkatinizi çekecektir. Bacalar şovalye şeklindedir.(Dairelerin kiraları 10.000 eurodan başladığınıda ayrıca belirtirim..).Gaudi’nin kendini Sagrada Familia’ya adamadan önceki son çalışması olup, burda birkez daha sanatını döktürdüğü görülmektedir.
 Ulaşım için Passig Gracia metro ile gidebilirsiniz.Her gün 10:00 ile 20:00 arası ziyarete açıktır.
CASA MİLA
CASA BATTLO
 ‘Kemik ev,koca ağızlı ev’ gibi değişik isimlerin takıldığı mimari ,şehrin önemli bulvarı olan Passeig de Gracia bulunmaktadır.Yapının tamamı seramiklerden oluşmuşturulmuştur.Dikkat ederseniz ön cephe seramiklerin üstü koyu altı açıktır.Güneşi geçirmesi için.Binanın Aziz George nin ejderha öldürmesini temsil ettiği söylenir.
 Casa Battlo’ya ulaşım için metrodan Passig de Gracia’ya gidiyorsunuz.Hergün 09:00 ile 20:00 arası açıktır.




                                                                                 Montjuıc

    Yahudi ve Jüpiter tepesi olarak geçen tepe şehrin eğlence
merkezlerindendir.Müzeler ,galeriler,bahçeler,gece klüpleriyle gün boyu hareketlidir.Plaça d Espanya dan geçilerek tepeye çıkılır.Tepeye doğru giderken Katalanya Ulusal Sanat müzesi ve tam ortasında Font Magica (Sihirli Havuz) görürsünüz.Akşamları sihirli çeşmede ses ve ışık gösterileri yapılır.
  Montjuıc

 








Yola devam ederken 1992 olimpiyatların yapıldığı yere gelirsiniz.Stad ve beyaz ,ilginç kule görüceksiniz.Bu eser telekominikasyon kulesidir.Stad 1929’dan beri kullanılmaktadır.


Tepeden tüm Barcelonayı görebilirsiniz.Barselona limanı ,Kurşuna benzeyen bina (su idaresine attir.)Ulaşım için yokuş çıkmak istemezseniz bizim gibi teleferik kullanarak tepeye çıkar dönüşte saydığımız yerlerden geçerek gidebilirsiniz.

 Barselonanın sıradışı parkı Parc de Joan Miro .bir bölümü futbol sahaları ,palmiye ,çam,okaliptus ağaçlar,çiçekler,havuzdan oluşur.Seramiklerden yapılmış Dona i Ocell (Kadın ve kuş) adlı yapı vardır.



                                                                 Sagrada Familia

 Gaudi nin 1926 yılında tramwayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalan ,yapımına 1882 de başlanmış Kutsal Aile yani Sagrada Familia.Evet şaşırmayın,yaklaşık 29 senedir inşaatı süren bir kilisedir.



Sagrada Familia
Halk arasında bitmeyen klisede denir Önde yükseklikleri 125 ila 170 metre arasında değişen incil yazarlarını temsil eden  dört kule vardır.Kulelerin altında katedralin cepheleri ilahi figürlerle doludur. Tepelerinde haçlar bulunur.




                                                            NOU CAMP

 Futbola düşkünüm desenizde ,demesenizde bu stadı seveceksiniz.Eşim çok sevdiği için gezilecek listemizin başında yer alanJ bu stada girdikten sonra anladım futbol sevgisini.Hatta Türkiye den bindiğimiz uçak direkt stadın içine inseydi dünyanın en mutlu adamı olacaktı yanımdaJ,
  Nou Camp dünya futbolunun merkezlerinden biridir.Hergün sayısız ziyaretçisi vardır.İçeri girdiğiniz gibi gezi oragazasyonu ile karşılacaksınız.Tüm gezilecek güzargahlar belirli.Önce sinema salonunda eskiden yeniye futbolla ilgili filmleri üç boyutlu izliyorsunuz.Daha sonra müzesini geziyorusunuz.Kazanılan kupalar,ilk futbol üniformaları,ünlü futbolculara ait eşyalar ve en iyi stadların tanıtımı ve birçok şey...Daha sonra  futbolcuların gerçek soyunma ve taktik alma odalarını,basına konuşulan yerlerini gezerek yeşil sahalara ulaşıyorsunuz.İstediğiniz kadar zaman geçirebilirsiniz stadta.Çıkıştada formaların ve futbolla ilgili birsürü şeyin satldığı mağazanın içinde buluyorsunuz kendinizi.....









                                           Barcelona da kısa bir tur

  Birgünde Barcelona çok zor gezilir,diyebilirim.Oyüzden daha geniş tutabilirsiniz günleriJAma pratik bir şekilde nasıl gezilir bilgi vermeye çalışacağım.

 Sabah eğer yaz ayında gittiyseniz ilk olarak kumsalına inip okyanusun ,altın kumlarının tadını çıkarın.Daha sonra La ramblada kalabalığın arasına karışarak yürüyüş yapın, kendinize yemek ısmarlayıp,pazarından meyveleinin tadına bakın.
  Yolunuza devam ederken Gaudinin Casa Batlo ve Casa Mila mimarilerini görebilirsiniz.


                                                  Alışveriş:

   La Ramblas ın ve Bari Gotic in ara sokaklarında çok güzel küçük dükkanlar keşfedebilirsiniz.Passing de Gracia ise Barcelona nın Bağdat cd.gibi şık mağazalara ev sahipliği yapmaktadır.L illa Diagonal şehirdeki güzel Avm lerden biri.

                                                  Ulaşım:

   Barcelonada metro ağı çok gelişmiş.Aktarma yaparak heryere kolaylıkla ulaşabilirsiniz.Tavsiyem metro kullanmanız.Tabi bunun yanında isterseniz turistler için 2 günlük otobüsleride kullanabilirsiniz.

                                                Yeme İçme

  Yemeye düşkün akdeniz ülkesi olarak ispanyollar ilk kahvaltılarında kızarmış ekmek üzerine zeytinyağlılarda sürüyorlar.2.kahvaltıları 10 -11 gibi tortilla ala espanola denilen patetsli omlet yemeyi tercih ediyorlar.Akşamları ise tapas denilen menüleri meşhurdur.Tapas ve yanında meyve şarapları olan sangriayı içmenizi öneririm.